Milli Savunma Bakanlığı kaynakları, Suriye’deki son durum ve İsrail’in Suriye’ye ilişkin üsleri vurmasına yönelik sorular üzerine şu değerlendirmeleri yaptı:
“Türkiye olarak, Suriye’deki yeni hükümetin talepleri doğrultusunda, savunma kapasitelerinin artırılması ve başta DEAŞ olmak üzere tüm terör örgütleri ile çabalarına takviye sağlıyoruz. Bu kapsamda eğitim gayeli üs kurulmasına yönelik değerlendirmeler devam etmektedir. Türkiye’nin yegâne hedefi Suriye’nin toprak bütünlüğünün, istikrar ve güvenliğinin sağlanması ile terörden temizlenmesine yardımcı olmaktır. Türkiye’nin bunu yapmaya niyeti, kapasitesi ve vizyonu vardır. Bu hedefle yapılan ve yapılacak tüm faaliyetler iki devlet ortasında varılan mutabakat kapsamında, milletlerarası hukuka uygun ve üçüncü ülkeleri gaye almadan icra edilmekte ve edilecektir.
Türk Silahlı Kuvvetleri gittiği her yere istikrar ve barış götürmektedir ve kendisine tehdit olmayan kimse için tehdit değildir. Buna rağmen İsrail, çatışmacı dış siyaset anlayışı ile hareket ederek Türkiye’yi haksız ithamlarla maksat göstermektedir. Provokatif açıklamalarla da iki ülke ortasında kelamda bir tansiyon/gerilim varmış üzere milletlerarası kamuoyunda algı oluşturmaya, baş karışıklığı yaratmaya çalışmaktadır.
İsrail’in hukuksuz aksiyonlarını örtbas etmek emeliyle seçtiği bu yolu daha fazla sürdürebilmesi mümkün değildir.
SURİYE’DE “TÜRKİYE-İSRAİL ÇATIŞMASIZLIK MEKANİZMASI”
Bakanlık kaynakları, Türkiye ve İsrail ortasında “Suriye’de çatışmasızlık” için bir temas olup olmadığına dair sorular üzerine şunları söyledi:
“Suriye’de istenmeyen olayların yaşanmaması için bir çatışmasızlık sistemi kurulması konusunda dün Azerbaycan’da birinci teknik görüşme yapılmıştır. Çatışmasızlık düzeneğinin kurulması için çalışmalara devam edilecektir.”
TERÖR ÖRGÜTÜ SDG’NİN HALEP VE TİŞRİN BARAJINDAN ÇEKİLMESİ
Milli Savunma Bakanlığı kaynakları, Terör Örgütü SDG’nin Halep ve Tişrin Barajından çekildiğine yönelik sorular üzerine şu değerlendirmeleri yaptı:
“Daha evvel söz ettiğimiz üzere Terör örgütü SDG’nin Suriye Hükümeti’yle yaptığı muahedenin alana yansımalarının değerli olduğunu tabir etmiştik. Bu kapsamda Terör örgütü SDG’nin Halep ve Tişrin Barajı’ndan çekilmesi ve Suriye Hükümetine evresine yönelik konular tarafımızdan titizlikle takip edilmektedir.”
GKRY’DE TÜRKİYE AYKIRISI YENİ BİR TERÖR ÖRGÜTÜ KURULDUĞU HABERLERİ
Bakanlık kaynakları, GKRY’de Türkiye zıddı yeni bir terör örgütü kurulduğuna dair haberlere ait şunları söyledi:
“Kıbrıs Türk halkına soykırım uygulayarak ENOSİS gayesiyle 01 Nisan 1955 tarihinde birinci hareketlerini gerçekleştiren ve Kıbrıs tarihine ismini kanla yazdırmış olan EOKA terör örgütünün kuruluş yıl dönümü vesilesiyle GKRY ve Yunanistan tarafından yayımlanan bildiriler ve yapılan kutlamalar, kurulduğu tez edilen yeni terör örgütünün motivasyonunu göstermesi açısından değer taşımaktadır.
GKRY’de bir küme, Türkiye ve İngiltere’nin Kıbrıs’taki varlığına karşı ‘kurtuluş mücadelesi’ başlattığını duyurdu. (Yaşananlar Milliyet Gazetesi’nin 29 Mart 2025 tarihli manşetine de husus olmuştu.)
GKRY’de ve Yunanistan’da Türk düşmanlığının her geçen gün arttığı gözlemlenmekte; genç kuşaklara aileden başlayarak, okulda, kilisede, kışlada ENOSİS isteğinin verildiği ve Türk düşmanlığının körüklendiği görülmektedir. Bu gelişmeler Rum/Yunan zihniyetinin Kıbrıs siyasetinde geçmişten bugüne rastgele bir değişiklik olmadığını gözler önüne sermektedir.
Türkiye’nin Ada’da Kıbrıs Türkü’nün güvenliği ve KKTC’nin egemenliğine yönelik şiddet içeren rastgele bir aksiyona müsaade vermeyeceği ve istenmeyen teşebbüslerin denenmesi durumunda bahse mevzu örgütün öncüllerinin akıbetine uğrayacağı unutulmamalıdır.”
YUNANİSTAN, GKRY VE İSRAİL ORTASINDA DOĞU AKDENİZ’DE, DENİZ ALTINA KABLO DÖŞENMESİ KONUSU
Bakanlık kaynakları, Yunanistan, GKRY ve İsrail arasnıda deniz altına kablo döşenmesiyle ilgili Navtex ilan edilmesine yönelik çalışma başlatıldığına dair haberlere ait şunları söyledi:
“Türkiye Doğu Akdeniz’de en uzun kıyıya sahip ülkedir. Türkiye’nin ve KKTC’nin bölgedeki varlığı gözetilmeden maksimalist talepler çerçevesinde Yunanistan, GKRY ile üçüncü taraflar tarafından planlanan ve ülkemizin isteği alınmadan deniz yetki alanlarımızdan geçmesi planlanan, fizibiletesi olmayan, kâfi kaynak tahsis edilmemiş ve büsbütün tahrik gayeli projelerin Doğu Akdeniz’de ısrarla sürdürülmeye çalışılması mümkün değildir.
Hak ve menfaatlerimizi gözetmeyen bu cins davranışlara karşı bizim tavrımızda bir değişiklik bulunmamaktadır. Daha evvel ne yaptıysak tekrar birebirini yapmaya devam edeceğiz. Bu bahiste ısrarcı olunmasının bir manası bulunmamaktadır.
Bununla birlikte Ada’daki Türk varlığını yok sayan, hassas istikrarları bozma hedefli her türlü teşebbüse karşı Kıbrıs Türklerinin güvenliğinin sağlanması, hak ve menfaatlerinin korunması için gerekli tüm önlemler tarafımızdan alınmaktadır.
Türkiye, GKRY’nin Kıbrıs Türklerinin güvenliğini ve Ada’da barış ve istikrar ortamını tehdit eden faaliyetlerine karşı Garantörlüğün kendisine vermis olduğu yetkileri kullanmaktan çekinmeyecektir.”
LİBYA ULUSAL ORDUSU KARA KUVVETLERİ KOMUTANI’NIN ANKARA’YI ZİYARETİ
Bakanlık kaynakları Libya Ulusal Ordusu Kara Kuvvetleri Kumandanı Korgeneral Saddam Hafter’in Türkiye’ye yaptığı ziyaretle ilgili sorular üzerine şunları söyledi:
Türkiye ve Libya, derin tarihi ve kültürel bağları olan iki dost ülkedir. Bilindiği üzere, Libya Ulusal Mutabakat Hükümetinin 2020 yılında Türkiye’den yardım talebi üzerine sağladığımız takviye ile alanda bir istikrar oluşmuş, ateşkes sağlanmış ve siyasi süreç başlamıştır. Birinci günden beri hedefimiz Libya Halkının birlik, beraberlik, barış ve istikrar içerisinde yaşamasıdır.
Libya’da 4 Nisan 2018’de başlayan kardeş arbedesinin yıldönümü olan 4 Nisan 2025 tarihinde Libya Ulusal Ordusu K.K.K. Korg. Saddam Hafter ülkemizi ziyaret etmiş ve kardeş arbedesinin sonlandırılması ile “Birleşik ve Tek Libya” oluşturulması gayesi kapsamında yeni, değerli stratejik bir adım atılmıştır. Libya’yı artık Doğu-Batı olarak değil, Libya olarak anmanın vakti gelmiştir.
Bu resmi ziyaret, tüm Libya’yı kucaklayan ve Libya’daki kapsayıcı ve istikrarı teşvik eden siyasetimizin bir yansıması olması bakımından değer arz etmektedir. Libya’nın istikrarı ve selameti için bu güne kadar olduğu üzere bundan sonra da efor göstererek, münasebetlerimizi daha ileri düzeye taşımak için inisiyatif almaya devam edeceğiz.”
Milli Savunma Bakanlığı kaynakları, Suriye’deki son durum ve İsrail’in Suriye’ye ilişkin üsleri vurmasına yönelik sorular üzerine şu değerlendirmeleri yaptı:
“Türkiye olarak, Suriye’deki yeni hükümetin talepleri doğrultusunda, savunma kapasitelerinin artırılması ve başta DEAŞ olmak üzere tüm terör örgütleri ile çabalarına takviye sağlıyoruz. Bu kapsamda eğitim niyetli üs kurulmasına yönelik değerlendirmeler devam etmektedir. Türkiye’nin yegâne maksadı Suriye’nin toprak bütünlüğünün, istikrar ve güvenliğinin sağlanması ile terörden temizlenmesine yardımcı olmaktır. Türkiye’nin bunu yapmaya niyeti, kapasitesi ve vizyonu vardır. Bu gayeyle yapılan ve yapılacak tüm faaliyetler iki devlet ortasında varılan mutabakat kapsamında, milletlerarası hukuka uygun ve üçüncü ülkeleri maksat almadan icra edilmekte ve edilecektir.
Türk Silahlı Kuvvetleri gittiği her yere istikrar ve barış götürmektedir ve kendisine tehdit olmayan kimse için tehdit değildir. Buna rağmen İsrail, çatışmacı dış siyaset anlayışı ile hareket ederek Türkiye’yi haksız ithamlarla maksat göstermektedir. Provokatif açıklamalarla da iki ülke ortasında kelamda bir tansiyon/gerilim varmış üzere milletlerarası kamuoyunda algı oluşturmaya, baş karışıklığı yaratmaya çalışmaktadır.
İsrail’in hukuksuz aksiyonlarını örtbas etmek maksadıyla seçtiği bu yolu daha fazla sürdürebilmesi mümkün değildir.
SURİYE’DE “TÜRKİYE-İSRAİL ÇATIŞMASIZLIK MEKANİZMASI”
Bakanlık kaynakları, Türkiye ve İsrail ortasında “Suriye’de çatışmasızlık” için bir temas olup olmadığına dair sorular üzerine şunları söyledi:
“Suriye’de istenmeyen olayların yaşanmaması için bir çatışmasızlık sistemi kurulması konusunda dün Azerbaycan’da birinci teknik görüşme yapılmıştır. Çatışmasızlık düzeneğinin kurulması için çalışmalara devam edilecektir.”
TERÖR ÖRGÜTÜ SDG’NİN HALEP VE TİŞRİN BARAJINDAN ÇEKİLMESİ
Milli Savunma Bakanlığı kaynakları, Terör Örgütü SDG’nin Halep ve Tişrin Barajından çekildiğine yönelik sorular üzerine şu değerlendirmeleri yaptı:
“Daha evvel tabir ettiğimiz üzere Terör örgütü SDG’nin Suriye Hükümeti’yle yaptığı mutabakatın alana yansımalarının kıymetli olduğunu söz etmiştik. Bu kapsamda Terör örgütü SDG’nin Halep ve Tişrin Barajı’ndan çekilmesi ve Suriye Hükümetine dönemine yönelik konular tarafımızdan titizlikle takip edilmektedir.”
GKRY’DE TÜRKİYE AYKIRISI YENİ BİR TERÖR ÖRGÜTÜ KURULDUĞU HABERLERİ
Bakanlık kaynakları, GKRY’de Türkiye tersi yeni bir terör örgütü kurulduğuna dair haberlere ait şunları söyledi:
“Kıbrıs Türk halkına soykırım uygulayarak ENOSİS maksadıyla 01 Nisan 1955 tarihinde birinci aksiyonlarını gerçekleştiren ve Kıbrıs tarihine ismini kanla yazdırmış olan EOKA terör örgütünün kuruluş yıl dönümü vesilesiyle GKRY ve Yunanistan tarafından yayımlanan iletiler ve yapılan kutlamalar, kurulduğu argüman edilen yeni terör örgütünün motivasyonunu göstermesi açısından kıymet taşımaktadır.
GKRY’de bir küme, Türkiye ve İngiltere’nin Kıbrıs’taki varlığına karşı ‘kurtuluş mücadelesi’ başlattığını duyurdu. (Yaşananlar Milliyet Gazetesi’nin 29 Mart 2025 tarihli manşetine de bahis olmuştu.)
GKRY’de ve Yunanistan’da Türk düşmanlığının her geçen gün arttığı gözlemlenmekte; genç kuşaklara aileden başlayarak, okulda, kilisede, kışlada ENOSİS isteğinin verildiği ve Türk düşmanlığının körüklendiği görülmektedir. Bu gelişmeler Rum/Yunan zihniyetinin Kıbrıs siyasetinde geçmişten bugüne rastgele bir değişiklik olmadığını gözler önüne sermektedir.
Türkiye’nin Ada’da Kıbrıs Türkü’nün güvenliği ve KKTC’nin egemenliğine yönelik şiddet içeren rastgele bir aksiyona müsaade vermeyeceği ve istenmeyen teşebbüslerin denenmesi durumunda bahse husus örgütün öncüllerinin akıbetine uğrayacağı unutulmamalıdır.”
YUNANİSTAN, GKRY VE İSRAİL ORTASINDA DOĞU AKDENİZ’DE, DENİZ ALTINA KABLO DÖŞENMESİ KONUSU
Bakanlık kaynakları, Yunanistan, GKRY ve İsrail arasnıda deniz altına kablo döşenmesiyle ilgili Navtex ilan edilmesine yönelik çalışma başlatıldığına dair haberlere ait şunları söyledi:
“Türkiye Doğu Akdeniz’de en uzun kıyıya sahip ülkedir. Türkiye’nin ve KKTC’nin bölgedeki varlığı gözetilmeden maksimalist talepler çerçevesinde Yunanistan, GKRY ile üçüncü taraflar tarafından planlanan ve ülkemizin isteği alınmadan deniz yetki alanlarımızdan geçmesi planlanan, fizibiletesi olmayan, kâfi kaynak tahsis edilmemiş ve büsbütün tahrik hedefli projelerin Doğu Akdeniz’de ısrarla sürdürülmeye çalışılması mümkün değildir.
Hak ve menfaatlerimizi gözetmeyen bu cins davranışlara karşı bizim tavrımızda bir değişiklik bulunmamaktadır. Daha evvel ne yaptıysak tekrar birebirini yapmaya devam edeceğiz. Bu mevzuda ısrarcı olunmasının bir manası bulunmamaktadır.
Bununla birlikte Ada’daki Türk varlığını yok sayan, hassas istikrarları bozma gayeli her türlü teşebbüse karşı Kıbrıs Türklerinin güvenliğinin sağlanması, hak ve menfaatlerinin korunması için gerekli tüm önlemler tarafımızdan alınmaktadır.
Türkiye, GKRY’nin Kıbrıs Türklerinin güvenliğini ve Ada’da barış ve istikrar ortamını tehdit eden faaliyetlerine karşı Garantörlüğün kendisine vermis olduğu yetkileri kullanmaktan çekinmeyecektir.”
LİBYA ULUSAL ORDUSU KARA KUVVETLERİ KOMUTANI’NIN ANKARA’YI ZİYARETİ
Bakanlık kaynakları Libya Ulusal Ordusu Kara Kuvvetleri Kumandanı Korgeneral Saddam Hafter’in Türkiye’ye yaptığı ziyaretle ilgili sorular üzerine şunları söyledi:
Türkiye ve Libya, derin tarihi ve kültürel bağları olan iki dost ülkedir. Bilindiği üzere, Libya Ulusal Mutabakat Hükümetinin 2020 yılında Türkiye’den yardım talebi üzerine sağladığımız takviye ile alanda bir istikrar oluşmuş, ateşkes sağlanmış ve siyasi süreç başlamıştır. Birinci günden beri gayemiz Libya Halkının birlik, beraberlik, barış ve istikrar içerisinde yaşamasıdır.
Libya’da 4 Nisan 2018’de başlayan kardeş arbedesinin yıldönümü olan 4 Nisan 2025 tarihinde Libya Ulusal Ordusu K.K.K. Korg. Saddam Hafter ülkemizi ziyaret etmiş ve kardeş arbedesinin sonlandırılması ile “Birleşik ve Tek Libya” oluşturulması maksadı kapsamında yeni, kıymetli stratejik bir adım atılmıştır. Libya’yı artık Doğu-Batı olarak değil, Libya olarak anmanın vakti gelmiştir.
Bu resmi ziyaret, tüm Libya’yı kucaklayan ve Libya’daki kapsayıcı ve istikrarı teşvik eden siyasetimizin bir yansıması olması bakımından değer arz etmektedir. Libya’nın istikrarı ve selameti için bu güne kadar olduğu üzere bundan sonra da gayret göstererek, ilgilerimizi daha ileri düzeye taşımak için inisiyatif almaya devam edeceğiz.”
